ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU (TCK M. 207)

TCK m. 207:

(1) Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bir sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanan kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

  1. Belge Kavramı

Belge Türk Dil Kurumu tarafından “Bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb. doküman” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ceza Kanunu m. 204 gerekçesinde ise “belge” eski dilimizdeki evrak kelimesi karşılığında kullanılmakta olup, yazılı kâğıt olarak tanımlanmıştır. Yargıtay ise bir kararında belgeyi; içeriği olan, hak doğurucu, kaldırıcı ve kanıt aracı olan bir yazı olarak tanımlamıştır. Söz konusu kanun maddesi gerekçesi ve Yargıtay kararları göz önüne alındığında özel belgede sahtecilik suçuna konu olabilecek belgelerin üç unsuru bulunmaktadır:

  1. Belge Yazılı Olmalıdır.

Ceza hukuku kapsamında belgenin diğer düşünce açıklama şekillerinden farklı olarak mutlaka yazılı olması gerekir. Yazılı kağıt niteliği taşımayan şey, ispat kuvveti ne olursa olsun belge niteliği taşımamaktadır.

Yazının kağıt üzerinde bulunması zorunlu değildir. Yargıtay’ın bu hususta öngörmüş olduğu kararlardan birinde “ … her ne kadar, belgeden söz edilen durumlarda yazılı bir kağıdın varlığı gerekli ise de; bazı durumlarda belgenin varlığını kabul için; yazının kağıt üzerinde bulunması gerekmez. Bir metal levha üzerine yazı yazılması halinde de belgenin varlığını kabul etmek gerekir.” ibaresi bulunmaktadır.

TCK m. 204 gerekçesine göre ise; “Kağıt üzerindeki yazının, anlaşılabilir bir içeriğe sahip olması ve ayrıca, bir irade beyanını ihtiva etmesi gerekir.”

Ayrıca Yargıtay kararlarına göre yazı taşınabilen bir şey üzerine yazılmalıdır, taşınmaz eşyalar üzerine yazılan yazılar belge olarak nitelendirilmez.[1]

  1. Belgeyi Düzenleyen Belli Olmalıdır.

Türk Ceza Kanunu m. 204’ün gerekçesinde yazının belge niteliği taşıyabilmesi için düzenleyeninin belli olması gerektiği açıkça belirtilmiştir;

“Bu yazının belli bir kişiye veya kişilere izafe edilebilir olması gerekir. Ancak, bu kişilerin gerçekten mevcut kişiler olması gerekmez. Bu itibarla, gerçek veya hayalî belli bir kişiye izafe edilemeyen yazılı kağıt, belge niteliği taşımaz. Kağıt üzerindeki yazının belli bir kişiye izafe edilebilmesi için, bu kişinin ad ve soyadının kağıda eksiksiz bir şekilde yazılması ve kağıdın bu kişi tarafından imzalanmış olması şart değildir. Ancak, bazı belgeler (örneğin poliçe gibi kambiyo senetleri) açısından, belge üzerinde kişinin kendi el yazısı ile imzasının atılmış olması gerekir. Zira, imza, ilgili kambiyo senedinin zorunlu şekil şartını (kurucu bir unsurunu) oluşturmaktadır. Bir kişinin, düzenlediği belgeye başkasının adını yazması ve belgeyi imzalaması durumunda da bir belge vardır; ancak, bu belge sahtedir. Belge altında adı yazılan ve adına imza konulan kişi, gerçek veya hayali bir kişi olabilir. Bunun, belgenin varlığına bir etkisi bulunmamaktadır.

  1. Belge Hukuki Bir Değer İçermelidir.

Bir yazının belge olarak nitelendirilebilmesi için, TCK m. 204’ün gerekçesinde de belirtildiği gibi hukuki bir değer içermesi gerekir;

“Bir belgeden söz edebilmek için, kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukukî bir kıymet taşıması, hukukî bir hüküm ifade eylemesi, hukukî bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir.”

Ayrıca yukarıda belirtildiği üzere belge Yargıtay tarafından; içeriği olan, hak doğurucu, kaldırıcı ve kanıt aracı olan bir yazı olarak tanımlanmıştır. Bu şartları sağlamayan bir belge özel evrakta sahtecilik suçunun konusu olamaz. Bu durum doktrinde faydasız sahtecilik olarak tanımlanmıştır. Bir başka deyişle sahtecilik suçunun hukuken sonuç doğurma özelliğine sahip olmayan bir belge üzerinde işlenmesi faydasız sahtecilik olarak adlandırılır.

  1. Resmi Belge ve Özel Belge Ayrımı

Resmi belge, bir memur tarafından görev ve fonksiyonu nedeniyle düzenlenen yazılardır. Memurlar tarafından görevin yapıldığı sırada ve görev dolayısıyla düzenlenen belgedir.

Belgenin resmi belge olabilmesi için;

  1. Memurlar tarafından düzenlenmesi
  2. Memurun görevini yaptığı sırada düzenlenmiş olması
  3. Görev dolayısıyla düzenlenmiş olması gerekmektedir

Resmi belgeler; içerikleri, açısından memurun önünde yapılan beyanları, tarafların açıklamalarını, memurun yaptığı fiilleri, muhatabın yapması gereken şeyleri ihtiva ederler.

Resmi belgeler ispatlama yönünden,

  1. Sahteciliğin kanıtlayıncaya kadar geçerli resmi belgeler,
  2. Aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli resmi belgeler,
  3. Resmi belge ile eşit tutulan özel belgeler olarak ortaya çıkmaktadır.

Özel belgeler ise resmi belgelerden sayılmayan hukuka uygun bütün yazılar özel belgeler olarak tanımlanmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2020/299 esas sayılı kararına göre; Özel belge, kamu görevlisinin görevi nedeniyle düzenledikleri dışında kalan, resmi belgeden sayılmayan, resmi bir işlem nedeniyle düzenlenmiş olmayan, ancak; doğrudan hukuken hüküm, sonuç meydana getiren, bir hakkın doğmasına veya kanıtlanmasına yarayan yazıdır (Kubilay Taşdemir, Belgelerde Sahtecilik Suçları, Ankara, 2013, s. 441). Başka bir deyişle, resmi belgenin özelliklerini taşımayan tüm yazılar özel belge olarak nitelendirilebilir.”

Özel belge sayılan belgeler kanunda sayılı olarak belirtilmemiştir. Ancak Yargıtay’a göre özel belge sayılan bazı belgeler şunlardır:

Veresiye fişi, vizite kağıdı, maaş belgesi, kira sözleşmesi, referans mektubu, sigorta poliçesi, banka kredi sözleşmesi vs.

  1. Özel Belgede Sahtecilik Suçunun Unsurları

Özel belgede sahtecilik suçu TCK m. 207 uyarınca üç farklı seçimlik hareketle ve kasten işlenebilmektedir. Bu anlamda;

  • Özel bir belgenin sahte olarak düzenlenip kullanılması,
  • Gerçek bir özel belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilerek kullanılması ve
  • Sahte olduğunu bilerek özel belge kullanma

fiilleri suçun meydana gelebilmesi için aranan şartlardır. Özel belgede sahtecilik suçu meydana gelebilmesi için bu eylemlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterli olmaktadır. Yani bu eylemlerden herhangi birinin işlenmesiyle suç meydana gelmektedir. Bunların yanı sıra suçun meydana gelebilmesi için bu eylemlerin kasten yapılıyor olması da gerekmektedir. Ayrıca bu üç eylemin, aynı fail tarafından ayrı ayrı zamanlarda, fakat aynı özel belgeyle işlenmesi halinde de faile tek bir ceza verilmektedir.

  1. Sahte Özel Belge Düzenleme

Söz konusu suçu oluşturan hareketlerden biri, özel belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Özel belge esasında mevcut olmadığı hâlde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ortada herhangi bir belge olmadan varmış gibi üretilmesidir. Ör; sahte kira sözleşmesi, satış sözleşmesi gibi.

Sahte olarak düzenlenen belgenin suça konu olabilmesi için o belgeyi düzenlemeye yetkili kişi adına düzenlenmiş ve yetkili kişinin imzasının taklit edilmiş olması gerekir. Özel belgenin düzenlendikten sonra noter tasdiki gibi bir takım işlemlere konu edilmesi suç vasfını değiştirmez.

Failin cezalandırılması için düzenlenen sahte belgenin kullanılması gerekir. Kullanma fiili gerçekleşmediği sürece suç oluşmayacaktır.

  1. Gerçek Bir Özel Belgeyi Başkalarını Aldatacak Şekilde Değiştirme

Suç, gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek suretiyle de işlenebilir. Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan özel belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Mevcut olan özel belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, özel belgeyi bozma suçu oluşur. Örneğin, mevcut bir kira sözleşmesinde kira rakamını arttırmak ya da satış sözleşmesinde satış bedelini düşürmek ya da arttırmak gibi.

Belgenin aldatma kabiliyeti objektif kriterlere göre belirlenir. Yani herhangi bir kişiyi kandırabilecek nitelikteki sahtelik suçun oluşması için yeterli görülmüştür.

Bu seçimlik hareket bakımından da sahte belgenin kullanılması gerekir. Bir belge üzerindeki imzanın ya da tarihin değiştirilmesi de bu kapsamda değerlendirilir.

  1. Sahte Belgeyi Kullanma

Maddenin ikinci fıkrasında, başkaları tarafından sahte olarak düzenlenmiş olan bir özel belgenin kullanılması, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, kullanan kişinin, belgenin sahte olduğunu bilmesi gerekir. Yani bu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Yani bu suç bilerek ve isteyerek işlenebilen bir suçtur.

  1. Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Zarar Olasılığı

Sahtecilik fiilinin suç oluşturabilmesi için zararın meydana gelmesine gerek olmamasına karşın fiil sonucunda en azından bir zarar oluşması olasılığının var olması gereklidir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre zararın oluşma olasılığı suçun meydana gelmesi için yeterlidir.

  1. Suçla Korunan Hukuki Değer

Suçla korunan hukuki yarar toplumda yaşayan insanlar arasındaki ve yazılı belgelere dayalı ilişkilere duydukları güven prensibidir.

Özel belgeler, resmi belgeler kadar olmasa da kanıt niteliği taşımaları ve hukuki sonuç doğurmaları nedeniyle hukuki işlemlerde güven duyulması gereken ve bu nedenle korumaya değer belgelerdir. Fakat, özel belgelerle güvenceye alınan kişisel yararlar da ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle, tali olarak da olsa bireysel yararların da korunduğu söylenilmelidir.[2]

[1] Arslan, Özel Belgede Sahtecilik Suçu ve Cezası

[2] Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, Ankara 2005, s. 239